Kardeş Kıskançlığı

KARDEŞ KISKANÇLIĞI

       Çocuk, her zaman  anne  ve babalarından  bir  kardeşi  olmasını  ister. Hayallerinde  kendisi  ile  oynayacak, arkadaşlık  edecek  kendisi  gibi  bir  çocuk  canlandırmaktadır. Fakat  aileye  yeni  katılan  bu üye  ile  çocuk bu  durumun  pek de hayalinde  canlandırdığı  gibi olmadığını  çok geçmeden  fark etmektedir. Bir de buna sahip olduğu her şeyi ( ki buna anne babasının sevgisi de dahil) paylaşması gerekmesi eklenince kardeşin dünyaya gelişi çocuk tarafından  trajedi gibi  algılanır. Bununla beraber kardeş  kıskançlığının  düzeyi, şiddeti  çocuğun  yaşına, cinsiyetine  ve  kardeşin  cinsiyetine  göre  değişmektedir. Ama hepsinden önemlisi ebeveynin tutumudur.

       Zaman zaman kıskançlık kendini tartışmalar, fiziksel şiddet, zarar verme olarak gösterirken; çoğu zaman  geriye dönüşlerle fark edilir. Küçük kardeşi gibi bebeksi davranmalar, tuvalet kontrolünün kazanılmışken kaybedilmesi, eskisine göre daha fazla ağlama gibi yaşına göre gerileme davranışları  yeni kardeşi olan çocuklarda sıkça görülür. Bu davranışlar çocuğun üzerine fazla gidilirse artış gösterir. Bunun yerine olumlu davranışlarının ön plana çıkartılması daha faydalı olacaktır. Örneğin "Aferin, bak artık kendi yemeğini kendin yemeğe başladın" gibi. Burada yapılacak en kritik yanlış  yeni bebek doğunca büyükten ağabey ya da abla olmasının beklenmesidir.  Öyleyse olgun davranmak, bebeğin bakımında size yardımcı olmak, kardeşini korumak, kollamak zorunda değildir.  Ancak bu konuda çocuğu teşvik etmek aradaki bağı kuvvetlendirecektir. Önemli olan zorla değil, isteyerek yapmasını sağlayabilmektir.

       Çocuklar büyüdükçe tartışmalar ve şiddeti de artar. Kardeş kavgalarından ve onların sonuçlarından yakınmak aileler için adeta alışılmıştır. Genellikle sonlandıramamaktan ve her ikisine de yaranamamaktan yakınırlar. Çünkü kardeş kavgasını yatıştırmak için aralarına girip, haklı haksız ayırmaya çalışılır, haksıza ceza verilir. Oysa genellikle kardeş kavgalarında haklı haksız olmaz. Birinde biri haklı ise, öbüründe diğeri haklıdır. Ama siz araya girdiğinizde taraf tutmak zorunda kalır ve her ikisini de memnun edemezsiniz. Sonunda biri diğerini daha çok sevmekle suçlayacaktır. Çocukların kavgalarında hakem rolünü almak yerine; yapılması gereken birbirlerine zarar vermelerini engelleyip, olayı hiç tartışmadan her birini bir süre ayrı tutmaktır. Onların diğerine ilişkin şikayetlerini dinlemeyip, kavga istemediğinizi ve birlikte olmayı başarana kadar ayrı durmaları gerektiğini, sorunu sonra kendilerinin halletmelerini söyleyip tarafsız kalmayı başarmaktır.

      Anne baba ne kadar yansız olmaya çalışsa da işe yaramaz bu nedenle kardeşler anlaşmazlıklarını kendileri çözmelidir. Fiziksel şiddetin olmadığı durumlarda ana babanın araya girmemesi sorunun çözümünü kolaylaştırır. Önemli nokta  her şeyin eşit olmasına değil, adil olmasına alışılmasıdır.  

       Kardeşlerin  birbirleri  ile  beraber   vakit  geçirecekleri  ortamlar  hazırlanmalı, uyumsuzluk  gösteriyorlar diye  birbirlerinden  uzaklaştırılmamalıdırlar.
 
       Sonuç olarak çocukları arasında kardeş kıskançlığı yaşanan anne-babaların göstermesi gereken tavır, çocukların her  birine  ihtiyacı ölçüsünde ilgi göstermek, kesinlikle eskisinden farklı ve abartılı davranmamak,  çocuğa anlayacağı basit bir dille neden kardeşiyle daha fazla ilgilenmeleri gerektiğini anlatmaktır. Çocuğa ağabey veya abla olduğunun sürekli hatırlatılması bir süre sonra onda gerginlik yaratacak ve buna tepkili davranmasına yol açacaktır.